Mete Nezihi ALTINAY

 

 

Şehit Düştüğü Tarih: 30 Ocak 1996

 

Şehit Düştüğü Yer: Sivas Hafik ilçesi Yukarıasarcık Köyü yakınları

 

Doğduğu Tarih: 1959

 

Doğduğu Yer: Mersin

 

Mezar Yeri: Karacaahmet Mezarlığı, İstanbul

 

 

Sivas dağlarında yoldaşlarıyla birlikte umudun bayrağını dalgalandırıp devrim ve sosyalizm hedefiyle savaşırken, 30 Ocak 1996'da Yukarıasarcık köyü yakınlarında düşman tarafından kuşatıldıklarında, yoldaşları Cömert ÖZEN, Mustafa AKTAŞ, Tevfik DURDEMİR, Muharrem ÖZDEMİR, Ali Duran EROĞLU ve İmran AYHAN'la birlikte çatışarak şehit düştü.

 

Mete Nezihi Altınay, 12 Eylül öncesi, Devrimci Sol'un oluşumundan itibaren Faşist Teröre Karşı Mücadele Ekiplerinde, DEV-GENÇ'te akademik, demokratik mücadele, mahallelerde taraftarlık, militanlık, yöneticilik yapmıştır. 12 Eylül'le birlikte tutsak düşmüştür. Tutsaklık koşullarında direnişlerin en ön safında yer almış, devrimci inançlarını korumuştur. 1986'da yeniden özgürlüğüne kavuştuğunda her türlü serseri akımın ortalıkta bolca bulunduğu koşullarda bir gün dahi boşa geçirmeksizin yeniden mücadeleye atılmıştır. 1986 yılları hareketimizin toparlanıp güç toplamak için ricat kararları aldığı ve hemen herşeyin yeniden inşa edilmesi gerektiği zor yıllardır. Devrim kaçkınlığının binbir kılıf altında piyasaya sürüldüğü, ihanetin kol gezdiği ortamda Mete, hareketin yeniden toparlanmasında demokratik örgütlenmeden, yeraltı örgütlenmesine, en küçük lojistik olanakların sağlanmasına, kuryeliğe, kadro eğitiminde önemli bir role sahip olmuştur. Gece gündüz demeden, ihanete ve kaçkınlığa pirim vermeden, yoldaşlarının yanında bütün enerjisiyle, bütün gücüyle koşturmuştur. 1986 ve '91 yılları arasındaki hareketin tarihi anlatılırken Mete anılmadan geçilemez. Demokratik örgütlenmede, yeraltında abartısız yüzlerce insanın gelişmesinde, mücadeleye katılmasında birçok olanağın yoktan var edilmesinde onun emeğinden söz etmeden geçilemez. Pratikliğiyle, yaratıcılığıyla, zekasıyla, cüretiyle birçoklarının düşünmeye bile korktuğu riskli ilişkiler içerisine girmiş ve temiz çıkmasının bilmiştir. Mete, zor günlerin insanı olmuştur. İhanet ve kaçkınlık karşısında siper olmuştur. Gün olmuş ihanete sıkılan kurşun, gün olmuş el-ayak ve göz olmuştur.

Mete, 12 Temmuz operasyonu dahil birçok operasyondan kıl payı kurtulmuş ve denebilir ki, 1986-'91 arası hep bıçak sırtında yürümüştür. 12 Temmuz'dan sonra da dağılan bir kısım ilişkilerin toparlanmasında, bazı yeni ilişkilerin kurumlaşmasında önemli işlevlerde bulundu. '92 ortalarında yurtdışında istihdam edilmek üzere görevlendirildi. Ama henüz yeni görevine başlamadan 17 Nisan katliamı gerçekleşti. Mete geçici olarak  yeniden ülkede istihdam edildi. Mete için savaşın yeri yoktu. Tereddütsüz ve büyük bir coşkuyla yeniden ülkeye döndü. 17 Nisan operasyonunun açtığı yaraları kapatmak için büyük bir enerjiyle çalıştı. Bayramoğlu operasyonuyla tekrar tutsak düştü. Darbe ihanetini tutsaklık koşullarında öğrendi. İhanete karşı durunca ve devrimci gerçekleri haykırınca hainlerin her türlü çirkefliğiyle karşılaştı. Darbeciliğin ihaneti koşullarında iki yoldaşıyla birilkte özgürlüklerini sağlayarak oligarşiye ve ihanete karşı savaşın içerisinde yer aldı. Yılların insanıydı. Savaşmış, aç susuz kalmış, yenmiş, yenilmiş ama inancından hiçbir şey yitirmemişti. Halkına karşı suçta işlemişti. Ezilmedi... “Halkımdan özür diliyorum, kendimi aşacağım ve size layık olacağım...” diyerek sıradan bir nefer olarak yeniden savaşın ortasında yer aldı. Sıvas dağlarındaki gerilla birliğimize savaşçı olarak katıldı. Sıvas Ahmet Karlangaç Silahlı Propaganda Birliğimizin bir savaşçısı olan Mete, halkına verdiği sözü yerine getirerek kendini yeniden kanıtladı. Savaşçılığıyla, emekçiliğiyle, eğiticiliğiyle, kitlelerle kurduğu ilişkilerle kendini sevdirdi, saydırdı. Karadeniz Recai Dinçel Kır Silahlı Propaganda Birliğinin komutan yardımcılığına atandı. Şehit olduğunda bu görevi sürdürüyordu.

Yöneticiydi, komutandı, sade bir savaşçı oldu. Yeniden komutan oldu... Bunların hepsi Mete'ydi. Devrimci inanç ve görevler konumla, kariyerle ölçülemez. Bugün en önde olanlar yarın sıradan bir taraftar veya savaşçı olabilir, tekrar en ileri konuma sıçrayabilir. En büyük konum, en kutsal değer yetkilere ve karizmalara sığınmadan halkı için savaşmak ve gerektiğinde şehit olabilmektir. Mete bunu başarmıştır.

 

(Yukarıdaki özgeçmiş, DHKC Basın Bürosu'nun 8 Şubat 1996 tarihli 27 No'lu açıklamasından alınmıştır.)

 

 

Hakkında Daha Geniş Bilgi İçin...


Yoldaşları, yakınları Mete Nezihi Altınay’ı Anlatıyor: